25 Mart 2019 Pazartesi

DÜŞÜNCE VE GÖRÜŞ PENCEREMDEN SESLENİŞLER-42: AKILLI KENT DÖNÜŞÜMLERİNDE KATILIMLI YAKLAŞIM ve ‘AKILLI VATANDAŞ’ TANIMI DA OLMALIDIR

DÜŞÜNCE VE GÖRÜŞ PENCEREMDEN SESLENİŞLER-42
AKILLI KENT DÖNÜŞÜMLERİNDE KATILIMLI YAKLAŞIM ve ‘AKILLI VATANDAŞ’ TANIMI DA OLMALIDIR
I)AKILLI KENTLER ÜZERİNE İKİ ORGANİZASYON

1-İBB 4-Uluslar arası Akıllı Şehirler Kongresi 

13-14 Mart 2019 tarihlerinde İ.B.Belediyesi tarafından 4.ULUSLARARASI AKILLI ŞEHİRLER KONFERANSI (World Cities Congress İstanbul’19) Yenikapı-Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezinde gerçekleşmiştir. İnternet ortamındaki haberlerden;12 ülkeden katılım olduğu,120 kentin temsil edildiği,64 yerli yabancı konuşmacının katıldığı kongrede konuşmaların, 250 kişi tarafından izlendiği ve konuşmalarda ağırlıklı olarak, AKILLI KENT DÖNÜŞÜMLERİ üzerinde durulduğu belirtilmiştir. 

Kongreye, çeşitli ülkelerden, konularında uzman yabancı konuşmacılar da davet edilmiştir. Renato de Castro (İtalya),Dr.Jonathan Reichental,Gil Penalosa (Kanada),Hitachi Cto (ABD San Francisco),Jae Mather (Kanada –Vancouver),Javier Goyeneche (İspanya-Madrid),Carol c.Stimmel (ABD-Boston), Frans-Anton Vermast(Hollanda-Amsterdam),Antoine Claude pierre (Fransa-Paris) gibi yabancı konuşmacılar zengin deneyimleri ve görüşleriyle kuşkusuz Kongreye önemli katkıla bulunmuşlardır. 


Dört yıldır İ.B.Belediyesi tarafından, çok sayıda sponsor firma ve kuruluşun desteklediği ULUSLAR ARASI AKILLI KENT KONFERANSLARI bu yıl da; dünyada ve Türkiye’de akıllı kent dönüşümlerine öncülük eden yerli ve yabancı firmaların geliştirdikleri yeni nesil akıllı sistemlerin tanıtıldığını ve geleceğin teknolojik sistemlerine ilişkin fikirlerin, projelerin ve tasarımların konuşulduğunu, genelinde ağırlıklı olarak Akıllı kent Dönüşümleri konusunun ele alındığı ayni kaynaktan öğrenilmiştir. Ayrıca düzenleme programı içinde ‘Akıllı Şehir Fikir ve Proje Yarışması’ da yapılmıştır. Kongrenin kapanış konuşmasında İBB Genel Sekreteri de; ‘Geleceğin şehirlerinin temeli bu kongrede atılacaktır’ demiştir.

İ.B.Belediyesi’nin dört yıldır organize ettiği ve konularında uzmanları buluşturan ULUSLAR ARASI AKILLI ŞEHİRLER KONGRELERİ düzenlenmesini çok olumlu buluyorum. Yararlı bir platform oluşturan bu organizasyonlarda akıllı kentler konusunda çok yönlü ve önemli birikimler elde edildiğini düşünüyorum. İ.B.Belediyesi, çok destekli ve dünyadan akıllı kentler konusunda uzman kişilerin de yer aldığı bu platformda ortaya konan birikimleri, bilimsel değerlendirmelere fırsat verecek şekilde yayınlayacağını bekliyor ve umuyorum. Ancak (yanılıyor da olabilirim), organizasyonlarda herhangi bir akademik işbirliği yapılmadığını (en azından son kongre düzenlemesinde) programlardan anlıyorum. Oysa böyle önemli uluslararası katılımlı kongre sonuçlarının, bilimsel olarak değerlendirilmesinde akademik ortam işbirliğine gereksinim olduğunu düşünüyorum. Kongrelerde tartışılan konularda sonuçların bilimsel alamda analiz edilmesinde, üniversite araştırma gücünün devreye girmesini doğru buluyorum. Dolayısıyla kongrelerde, hiç olmazsa bu amaçla gözlemci olarak, akademik ortamdan kurumsal katılım olmasının, işbirliği yapılmasının yararına inanıyorum. Çünkü kongreler ve sair tartışma platformları bana göre, bir tür laboratuar ortamı oluşturmaktadır. Kim bilir belki de bu eksiklik, bu konunun henüz dar bir akademik alan oluşturmasından kaynaklanmakta(mı?)dır. Ama ne olursa olsun, bilişim ve teknoloji endüstrisinin üniversite işbirliğine acilen gereksinimi bulunduğuna da inanıyorum. 


2-MSGSÜ-27.Kentsel Tasarım ve Uygulamalar Sempozyumu:
Akıllı Kentler, Geleceğin Toplumu ve Kentsel Tasarım Sempozyumu.

Bu çerçevede M.S.G.S. Üniversitesi’nde 23-24 Mayıs 2019 tarihlerinde Şehir ve Bölge Planlama Bölümü-Kentsel Tasarım Bilim Dalı tarafından, 27.Kentsel Tasarım ve Uygulamalar Sempozyumu yapılacağı duyurulmuştur. Programda, Sempozyum konusu; 
“GELECEĞİN KENTİNİ TASARLAMAK: AKILLI KENTLER, GELECEĞİN TOPLUMU ve KENTSEL TASARIM” olarak belirtilmiştir. Duyuru metninde yer alan açıklamada;
“Kentsel sorunlara çözüm oluştururken özellikle sınırlı kaynakları daha verimli kullanmamızı sağlayacak akıllı kent teknolojilerinden, toplumsal katılımı bütünleştirici bir sürece çekmeye çalışan kapsayıcı yaklaşımlara; mekâna yönelik analiz çalışmalarından, yeni teknolojilerin uygulanmasına kadar geleceğin kentlerine ilişkin geçmişte geliştirilmiş pek çok vizyonu içinde bulunduğumuz yüzyılda yaşamaya başladık” denilmektedir.
Tartışılması istenen temalar olarak ta; (Akıllı kentler, Akıllı şehircilik)-(Geleceğin toplumu ve değişen ihtiyaçlar)-(Kentsel tasarımda yeni teknolojiler)-(Kentsel miras ve akıllı teknolojiler)-(Çevresel adaletin sağlanmasında akıllı teknolojiler)-(Akıllı kentler, doğa ve insan ilişkisi)-(Kentsel altyapı tasarımında akıllı uygulamalar)-(Katılımda akıllı uygulamalar ve e-yönetişim)-(Akıllı kentler ve yurttaş olmak)-(Geçmişten geleceğe bakmak: ütopya ve distopya) olarak belirlenmiştir.
Sempozyum; şehir planlama, kentsel tasarım, mimarlık, peyzaj mimarlığı, mühendislik, sosyoloji, felsefe, arkeoloji gibi ilgili tüm disiplinlere açık olduğu belirtilmiştir. Ayrıca bir Atölye çalışması da planlanmıştır.
Ne var ki uzun yıllar süregelen ve bir entelektüel çevre oluşturan bu Sempozyumun oluşturduğu platformda da, kamu-Özel sektör ve akademik işbirliği bağlamında ne teknoloji sağlayıcıları, firmaları ve ne de yerel yönetimlerden herhangi bir kamu kuruluşu ya da kurumu ile işbirliği olmadığı anlaşılmaktadır. Bunu da bir eksiklik olarak görüyorum.

Ve bir Yorum

2013 yılında İstanbul’da birisi MSGSÜ de 23.Kentsel Tasarım ve Uygulamalar Sempozyumu yapıldığında, kısa aralarla GYODER Kongresi ve Emlak 2013 Fuarı toplantısı olmak üzere, üç ayrı bağımsız toplantı peş peşe yapılmıştır. Ele alınan konular aslında bir iş birliği gerektirdiği halde ne üniversite ne de diğerleri, kamu-özel sektör ve üniversite işbirliği bağlamında bir bağlantı içinde olmamış, her bir toplantı kendi ortamında yapılmıştır. O zaman bu duruma bir tepki olarak yazdığım makalede; Kamu-Özel sektör ve Üniversitenin, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi işbirliği yapmasını ve oluşan entelektüel birikim ve üretimden yararlanılarak, birlikte çözüm üretilmesini konu yapmış, yakınmıştım. Ne yazık ki, günümüzde de bu eksikliğin devam ettiğini görüyorum.
x x x
II) AKILLI KENT DÖNÜŞÜMLERİNDE,KATILIMLI YAKLAŞIM ve ‘AKILLI VATANDAŞ’ TANIMI DA OLMALIDIR
Önceki “Penceremden Seslenişler”(34)(35)(37) yazılarımda Akıllı Kent-Akıllı Şehircilik üzerine bilgi, düşünce ve görüşlerimi aktarmıştım.
Dijital temelli devrimin, günlük yaşantımızda getirdiği yenilikler, değişimler ve kolaylıkların, kente ve kentsel hizmetlerin rasyonelleşmesi ve verimliliğin artırılması, çevresel sorunların denetlenmesi, ölçümlenmesi ve yönetilmesi olarak yansıyan sonuçları üzerinden, Akıllı Kent ve Akıllı şehircilik olgusu ve kavramları üzerinde durmuş bilgi ve görüşlerimi paylaşmıştım.
Bu açıklamalarda, Akıllı Kent ve Akıllı Şehircilik bağlamında enerji-su-atıklar-kamu güvenliği-sağlık hizmetleri-eğitim-ulaşım-vatandaş hizmetleri olarak yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, yükseltilmesi-kent işlevlerinin geliştirilmesi-ekonomik büyümenin sağlanması gibi hizmetler, ana konular olarak belirtmiştim. Günümüzde dijital temelli devrimin ürünü olan Akıllı Kent ve Akıllı Şehircilik uygulamaları için devlet katkısının da kaçınılmaz olduğunu kaydetmiştim. Bu amaçla da akıllı kent politikaları ve stratejileri oluşturulmasının gerekli olduğunu ve başarı elde edebilmek için de kent bütününde bu dijitalleşmeyi yönlendirecek “ Akıllı Kent Mastır Planları” yapılmasının kaçınılmaz olduğunu açıklamış ve uygulamalarda “Akıllı Politikalar ve Stratejiler” konusunun önemine dikkat çekmiştim.
Bu konularda önceki sayfalarda yazdıklarımın ardından, Birleşmiş Milletler Kalkınma ve Teknoloji Komisyonunun ‘Akıllı Kentler ve Altyapı’ raporu için uzman Riok Robinson’un 2016 yılında hazırladığı kişisel raporda yazdıklarından, kentin dijitalleşmesi bağlamında anlatımlardan bazı hususları paylaşmayı uygun buldum. 


Riok Robinson, “Akıllı Kent” fikrinin 1996’lı yıllarda belirdiğini ve aradan geçen çeyrek asra yakın zamandan bu yana yüksek profilli projeler ve çok fazla ilgiye rağmen henüz Akıllı kent fikri üzerinde, yerleşmeler-bölge-topluluk olarak, çok başarılı bir sonuç da ortaya çıkmadığını belirtmektedir.
Akıllı Kentin amacının, bir teknoloji trendi olmadığını, fakat ekonomik-sosyal ve çevreye ilişkin gelişmeler için teknolojiye yatırım yapmak şeklinde, ekonomik ve politik bir zorunluluk olduğunu belirtmektedir. Bunu da, bugün toplum olarak karşılaştığımız riskler karşısında zorunlu bir mücadele olarak yorumlamaktadır. Çünkü küreselleşme, kentleşme ve büyümenin yarattığı talepler, mevcut kaynakların kullanımını, bu kaynakların yok olması tehlikesini yaratmaktadır. Dolayısıyla o zaman devletin-kent yönetimlerinin-yerel otoritelerin bu tehlikelere karşı, sorunların çözümü için en güçlü araç olarak dijital teknolojilere yapılacak yatırımların yönlendirilmesi, bunun için politikalar üretilmesi ve diğer önlemlerin alınması konusunda acil bir siyasi tartışma ortamın yaratılması gerektiğini belirtmektedir.
Ama ne yazık ki, bunun için finansman ve yatırım politikaları oluşturulması konusunda gerekli mücadele yapılmadığını, yenilikler ve iyileştirme planlarının arkasında teknoloji ve mühendislik çözümlerinin, sürdürülemediğini göstererek, akıllı kentlere teknolojilerin yatırımını şekillendirecek politikaların gereği şekilde desteklenmediğini yazmıştır. Politikaların değişmezliğini ve akıllı kentlerin gereksinim duyduğu yatırımların gerektiği gibi yapılamadığını açıklamıştır.

Diğer yandan, akıllı kent tartışmalarında kentlilerin, sıradan insanların asıl konunun farkında olmadığını, sadece dinleyici durumunda kaldığını, yani burada katılımın eksik olduğunu belirtmiştir. Bu gelişmeler çerçevesinde, ‘akıllı altyapı’ gibi ‘akıllı vatandaş Tanımı’nın yapılmasının önemini ve gereğini belirtmiştir. Bu açıklamaların ardından, bir sosyal öğrenme bağlamında bu bilgileri ve aynı zamanda aşağıdaki özet çıkarımları paylaşmak istedim.

AKILLI KENT ÜZERİNE ÖNCEKİ YAZILARIMDAN
BAZI ÇIKARIMLAR

Dijital devrimle birlikte akıllı telefonun yaşamımıza girmesinden itibaren, büyük bir hızla gelişen dijital teknolojiler- kent teknolojileri, insanların yaşam çevrelerini değiştirerek yaşam alanlarında akıllı dönüşümler getirmiştir. Günümüzde kentlerin sorunlarının ele alınmasında evrensel bir çözüm olarak görülen akıllı kent literatüre girmiş, çeşitli disiplin alanlarında da kullanılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla akıllı kent söylemine, ifade ve kavram olarak bir karşı duruş da olsa, bu ifade ile yeni bir tanım doğmuştur. Akıllı kent olgusu, akıllı sürdürülebilir toplulukları besleyen, kentlerin geleceğine ışık tutan bir yaklaşım olarak yorumlanmıştır. Bir başka şekilde söylenirse; sürdürülebilirlik ve akıllı kent ilişkisi içinde çevresel, ekonomik, kültürel boyutlarda yeni bir tanım ortaya çıkmıştır.Dolayısıyla akıllı kent ifadesinden; bazı akıllı sistemlerin-cihazların kullanıldığı, yararlanıldığı bir kent anlaşılmalıdır.Önceki Facebook sayfalarımda dijital teknolojilerin ortaya çıkarttığı akıllı kentler konusunda yazdıklarımdan,tanımlama ve beklentilere ilişkin çıkarımlar olarak aşağıdaki özeti veriyorum.


Akıllı kent yaklaşımı ne sağlamaktadır?
-Dijital teknolojiler desteğinde, yapıların, mahallelerin, yeniden inşa edilmesini sağlamaktadır.
-Özellikle çevre kirliliği için etkili kilit görevi yerine getirmektedir.
- Bir yenilik olarak, denetim altında tüm ülkeye yayıldığında, akıllı verimliliği artıran, halkla bilgi paylaşan, devlet hizmetlerinin niteliğini, vatandaşların refahını artıran etkiler için bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılmasını sağlamaktadır.
Akıllı kent yaklaşımı nasıl olmalı,ne yapılmalıdır?
-Dijital dönüşüm bağlamında bir devlet vizyonu ve politikası olmalıdır. Akıllı kent politikaları öncelikle oluşturulmalıdır.
-Seçilen çözüm yollarının etkin şekilde bütünleşmesini sağlamak için de Akıllı kent mastır planı yapılmalıdır. Bu plan aslında yönetimlerin, halkına başarılı şekilde sosyal- ekonomik başarı sağlanabileceğini gösteren proaktif bir yöntem oluşturmaktadır ve yaşam alanlarını iyileştirecek, akıllı cihazlarla geliştirip uygulayarak birimleri birbirine bağlayacaktır. Dolayısıyla yerel yönetimler için dinamik bir süreç oluşturmaktadır.
-Akıllı Kentler sadece, kent hizmetleri ve altyapı için teknolojiye yatırım pazarının bir parçası olmamalıdır. Bir teknoloji girişimi olarak değil, acil ve sorun yaratan zorluklara politik ve ekonomik yaklaşım olarak bakılmalı ve insana odaklanmalıdır.
-Akıllı kent yaklaşımında kentsel ‘YER’ teknolojiden önce düşünülmelidir. Kentler tamamen teknolojik sistemlerle yönetilmemeli, dijital verilerle kent sistemlerine ilişkin sağlanacak yenilikçi ve doğru bilgiler eşliğinde yapılacak planlar doğrultusunda yönetilmelidir.
-Akıllı Kent, insanların sürdürülebilir yerleşmelerde yaşamalarına zemin hazırlamalı ve sürdürülebilirlik temelinde fiziksel etkin bütünleşmeyi dijital ve insana dayalı olarak ele almalıdır. Bu yaklaşım, yapılı çevre elde etmede ve yaşayanlara mutlu ve kapsayıcı bir gelecek sağlamada temel olmalıdır. Çünkü uygulamalarda, akıllı kent yaklaşımının sürdürülebilirliği artırdığı, keza kamu ve özel sektör işbirliğini teşvik ettiği ve katılımcı bir yönetimle sürdürülebilir ekonominin yüksek kalite elde etmesinde ve doğal kaynakların yönetiminde etkin rol oynadığı görülmüştür.
-Akıllı kent, vatandaşların aileleriyle güvenli, mutlu bir yaşam idrak etmelerini sağlamalı, dolayısıyla bireyden başlayan, aile- toplum- kent toplumu ve bölge ölçeğine dek aşağıdan yukarı doğru bir düşünceye odaklanmalıdır. 

-Dolayısıyla ‘katılım’ sağlanmalı ve akıllı kent yaklaşımında ilk günlerden itibaren ‘akıllı alt yapı’, ‘akıllı vatandaş tanımları’ bir araya getirilmelidir.
Görseller:İBB Akıllı Şehirler Kongresi tanıtım sayfaları(1)(2)(3)(4)(5)(6),MSGSÜ MF-ŞBPB 27.Kentsel Tasarım ve Uygulamalar Sempozyum duyuru afişi(7),Prof.Dr.M.Çubuk-İnandığım Şehircilik kitabı içinde,yazıda sözü edilen makale sayfası(8)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder