4 Kasım 2018 Pazar

DÜŞÜNCE VE GÖRÜŞ PENCEREMDEN SESLENİŞLER-21-Yeni Plan tartışması üzerine düşünceler.

21- DÜŞÜNCE VE GÖRÜŞ PENCEREMDEN SESLENİŞLER

Yeni Plan tartışması üzerine düşünceler.

Prof. Dr. Mehmet Çubuk
24 Ekim 2018

-KEŞKE, ÜST DÜZEY ŞEHİRCİLİK YAKLAŞIMINDA ZİHİNLERDE
“DÜŞÜNCEDE VE EYLEMDE DEĞİŞİM” GERÇEKLEŞEBİLSE -
Resimler:1-Gazete kupürleri,2-DPT’nin kitapçık kapağı ve bazı sayfalar,3-Doçentlik tezi kapağı ve bazı sayfalar ile ilgili görseller.

2018 -Ekim ayı başlarında günlük gazetelerde “YENİ PLAN TARTIŞMASI” başlıklı bir haberde; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın mevcut “İMAR KANUNU” üzerinde değişiklik öngören bir YASA TASLAĞI hazırladığı belirtilmiştir. Meslek Odalarının bu taslağa karşı olduğu yazılarak, Şehir Plancıları Odası’nın (ŞPO), taslağın ‘İMAR PLANLARININ DELİNMESİNİ TEŞVİK EDECEĞİ’ ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın da (İMO) ‘KENTLERİN YAŞANAMAZ HALE GELECEĞİ’ görüşleri haber yapılmıştır. 


Ayrıca, TBMM de İmar Komisyonu üyelerinden muhalif bir milletvekilinin; taslağın ‘KENTLERE KARŞI İŞLENMİŞ BİR SUÇ’ oluşturacağı, keza ‘EVRENSEL ŞEHİRCİLİK İLKELERİNE AYKIRI OLDUĞU’ görüşü ve keza iktidar partisinden diğer bir Komisyon üyesi milletvekilinin de (tasarıyı destekleyerek), belediyelerde çok sayıda yapılan plan değişikliklerinden YETERİNCE HARÇ ALINAMADIĞI (!),TASLAK SAYESİNDE OLUŞACAK DEĞER ARTIŞININ TAMAMININ KAMUYA GİDECEĞİ (!) görüşü haberleştirilmiştir. 

Bu haber benim üzerimde diğerlerinden farklı etki yapmıştır. 
Bana göre asıl konu, yamalı bohçaya dönen İMAR KANUNU üzerinde hala değişiklikler yapılarak, şehircilik uygulamalarına devam edilmesi ve PLAN DEĞİŞİKLİKLERİNİN kolayca yapılıyor olmasıdır. Bu aynı zamanda PLAN ve PLANLAMA KAVRAMLARININ ülkede hala gereği şekilde anlaşılmadığını ve bu kavramlara kendimize göre anlam yüklendiğini ve eyleme dönüştüğünü ortaya koymaktadır. 
Haber aynı zamanda, benim peşinden gittiğim “İnandığım şehircilik” ile ilgili İMAR SİSTEMİNDEN ŞEHİRCİLİK SİSTEMİNE geçilmesi konusundaki düşüncemde haklılığımı da göstermektedir.
Bu düşüncelerle, ülke kalkınmasındaki yetersizliklerin ve eksiklerin giderilmesi hedefinde 1961 yılında DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI’nın (DPT) kuruluşunu ve o dönem akademik ortamlarda yapılan bilimsel çalışmalar bağlamında hazırladığım tez çalışmasını anımsadım. DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI ’nın kuruluş amacına ve hedeflerine yeniden baktım. Doçentlik çalışması olarak hazırladığım tezin sayfalarını karıştırdım. Penceremden (Seslenişler-19) da DPT’nin önemini vurguladığım (ve devam etmesini dilediğim) DPT’nin, bu ülke için ne kadar önemli bir kuruluş olduğunu bir kez daha anladım. Böylece DPT çalışmaları ve bununla bağlantılı tez çalışmamda getirdiğim öneri üzerinden PLAN OLGUSU VE PLAN DEĞİŞTİRİLMESİ ile ilgili düşünmelerimi açıklamak istedim.
1) GEÇMİŞTE KALAN BİR UMUT
Çeşitli dış müdahalelerle ekonomisi geri bıraktırılmış olan ülkemin o dönemlerde en önemli sorunu, bir “PLANLI KALKINMA ” hamlesi başlatılarak, belirlenecek KALKINMA HEDEFLERİNİN gerçekleştirilmesi olmuştu. 

Bu hedefte bir girişim olarak ta DPT bir Devlet Organizasyonu formatında ortaya çıkmıştı. Ülke kalkınmamızda önemli uygulamalara yol açan bu Kurum, halkı aydınlatmak ve bilgilendirmek için de bir kitapçık yayınlamıştı. 1961-1962-1964 yıllarında mükerrer olarak yayınlanan (1)no.lu kitapçığın ön söz metninde ve içindeki bazı sayfalarındaki metinlerden yaptığım alıntılardaki ifadeler/ açıklamalar, özet olarak demokratik düzende bir devlet yönetimi için esas olan hususları çok güzel anlatmaktadır. Paylaşmak için alıntıladığım aşağıdaki ifadeler kanımca, dün olduğu kadar bugün de geçerlidir. Ya da kişisel olarak böyle düşünüyorum. 

Ön söz metninde şöyle denilmiştir;“DEMOKRATİK BİR SİSTEM İÇİNDE HIZLI, DENGELİ VE ADİL BİR KALKINMA İÇİN PLANLAMA ŞARTTIR”. 
Kurumun Görevleri de şöyle anlatılmıştır;“DPT İKTİSADİ VE SOSYAL HEDEFLERİN TAYİNİNDE HÜKÜMETE YARDIM EDER; UZUN VE KISA VADELİ PLAN VE PROGRAMLARI HAZIRLAR VE PLANIN BAŞARIYLA UYGULANMASI İÇİN GEREKLİ TEDBİRLERİ TAVSİYE EDER.”
Demokratik düzende özellikle ekonomik gelişimi gecikmiş/geciktirilmiş bir toplumda neden böyle bir örgüte gidilmesinin gereklilik olduğunu gösteren açıklama da şöyledir:

“İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN SONRA HEMEN BÜTÜN DÜNYADA, BU MESELE(kalkınma) GELİŞEN İKTİSAT İLMİ ÇERÇEVESİNDE BENİMSENİRKEN YURDUMUZDA ÇOK ACI TECRÜBELERE MAL OLAN KEYFİ YOLLAR SEÇİLMİŞTİR.”
-“DEMOKRATİK PLANLAMA KAVRAMI OLDUKÇA YENİDİR; HERKESÇE HENÜZ İYİCE ANLAŞILMIŞ DEĞİLDİR. BÜTÜN VATANDAŞLARIN KENDİLERİNİ YAKINDAN İLGİLENDİREN BU KONUDA TEMEL BİLGİLERİ OLMASI GEREKİR. ZİHİNLERDE PLANLAMA SÖZÜNE BAŞKA ANLAMLAR VEREBİLİR VEYA BU KONUDA BİRÇOK SORU BULUNABİLİR. DEMOKRATİK BİR DÜZENDE HALKIN KENDİ HAKKINDA ALINAN KARARLARDAN, OLUP BİTENLERDEN HABERDAR OLMASI GEREKİR. KALKINMA DAVASI ANCAK MİLLETÇE BENİMSENDİĞİ TAKDİRDE BAŞARIYA ULAŞABİLİR. BU SEBEPLE, KALKINMA İÇİN YAPILAN ÇALIŞMA VE PROGRAMLARIN HER VESİLE İLE HALKA AÇIKLANMASI, MİLLETE MAL EDİLMESİ DEMOKRATİK PLANLAMANIN TEMEL ŞARTIDIR.”
-“HALK İDARESİNE DAYANAN DEVLET İDARESİNDE DEMOKRATİK PLANLAMA ESASTIR,”
-“SİYASİ, İLMİ VE TEKNİK ESASLARI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURACAK ŞEKİLDE ELE ALINMASI DEMOKRATİK BİR ZORUNLULUKTUR.”
-“DEMOKRATİK BİR PLANLAMA, KALKINMANIN DEMOKRATİK TEMİNATIDIR.”
DPT’nin kuruluşunda oluşturulan en yüksek organ da YÜKSEK PLANLAMA KURULU’dur. Bu Kurul Başbakan veya yardımcısı Başkanlığında, Hükümetin seçtiği üç Bakan ve bir Müsteşar ve üç Daire Başkanından oluşmuştur. DPT, uzun yıllar ülkenin ekonomik geri kalmışlığını giderecek “teknik ve siyasi mülahazaların telif edildiği öncelikli Plan hedefleri ve Stratejiler” hazırlamış ve Bakanlar Kuruluna sunmuştur. 
Ancak, DPT’nin Görev tanımı içinde, iktisadi ve sosyal hedeflerde alınan kararların mekâna nasıl, nerede yansıtılacağı, yani MEKÂNDA PLANLAMA konusu yer almamıştır. Bu konudaki eksiklik akademik ortamlarda, araştırma konusu olmuş ve öneriler getiren çalışmalar yapılmıştır. 




2)45 YIL ÖNCESİNDE, ÜLKE KALKINMASINA 
YAKLAŞIMDA AKADEMİK BİR ÖRNEK
Bundan 45 yıl önce ülkemin kalkınması ve gelişmesine kilitlenmiş genç bir akademisyen olarak doçentlik tezimi, ülkesel Kalkınmaya ilişkin karar ve stratejiler oluşturulmasında DPT’ nin görevi içinde yer almayan ‘MEKÂNSAL PLANLAMAYI’ da içeren bir yönde yapmıştım. Hazırladığım ve kabul edilen tez çalışmam;
“BEŞERÎ YERLEŞMELERDE MEKÂN ORGANİZASYONU VE ÜLKESEL KALKINMAYI BİR MEKÂN ORGANİZASYONU İÇİNDE YARATMAK” başlığı ile 1973 yılında D.G.S. Akademisin yayını-74-olarak basılmıştı.


Her şeyden önce ‘MEKÂN ORGANİZASYONU KAVRAMI’nın ne olduğunu, çalışmada yaptığım açıklama ile belirtmeliyim: 
“MEKÂN ORGANİZASYONU KAVRAM OLARAK, İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN SONRA ŞEHİRCİLİK PLANLARININ YETERSİZLİĞİNDEN DOĞMUŞTUR. ULUSAL MEKÂNIN ÇEŞİTLİ BÖLGELER ARASINDA BELİREN TOPLUMSAL VE EKONOMİK AYKIRILIKLAR, BÖLGELER ARASINDAKİ SOSYAL DONATILARDA, ÇALIŞMA VE YAŞAM İLİŞKİLERİNDEKİ DENGESİZLİKLER ‘MEKÂN ORGANİZASYONU’ KAVRAMININ DOĞMASINA GEREKÇE OLUŞTURMUŞTUR”. 
Ben çalışmada, TÜRK MEKÂNI (Not: Türk Karasuları nasıl deniyorsa)olarak tanımladığım ulusal toprak bütünlüğümüz içinde MEKÂN ORGANİZASYONUNU bir ‘DÜŞÜNÜŞ BİÇİMİ’ olarak, ülke kalkınmasının işlevinde ve arazi bütünlüğünü / birliğini belirleyen politik ve coğrafi mekânda ele almış, incelemiş ve çalışmamda şöyle tanımlamıştım;
“MEKÂN ORGANİZASYONU; ULUSAL SINIRLAR İÇİNDE BEŞERÎ FAALİYETLERİMİZİN OLAGELDİĞİ, YER ALTI-YERÜSTÜ VE YERYÜZÜ KATMANLARINDAN OLUŞAN COĞRAFÎ MEKÂNIN, TOPLUMUN YARARLANMASI İÇİN EN İYİ KULLANIM ŞEKLİNİN BULUNMASINA İLİŞKİN BİR YÖNTEM OLARAK BELİRLENEN VE BİRÇOK DİSİPLİNİN KATILDIĞI BİR GİRİŞİMDİR. BÖYLECE ÜLKEDE ARAZİLERİN VE KAYNAKLARIN RASTGELE KULLANIMI VE KEZA BEŞERÎ FAALİYETLERİN RASTLANTILARA BAĞLI GELİŞMESİ ENGELLENEBİLECEKTİR”. 
“BU YAKLAŞIMDA, MEKÂNIN BİLİNÇLİ KULLANIMI VE BU KULLANIMDA ORTAYA ÇIKACAK SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN ÖNGÖRME OLANAĞI VERECEK MEKÂNSAL POLİTİKALARA DA (mekâna ilişkin politikaların) GEREKSİNİM BULUNMAKTADIR. BU POLİTİKALAR, GELECEĞE DÖNÜK BELLİ HEDEFTE ÇEŞİTLİ YERLEŞME ŞEKİLLERİ YARATACAK VE YARINA DÖNÜK BİR YAŞAM ÇEVRESİ OLUŞTURACAKTIR.
KEZA BU POLİTİKALARLA; YERLEŞMELERİN ÇEVRE VE TOPRAK (araziler) İLE OLAN İLİŞKİLER İÇİNDE EKONOMİK, TOPLUMSAL SORUNLAR ELE ALINACAKVE MEKÂNDA DAĞILIMI SAĞLANACAKTIR.
BU POLİTİKALARIN UYGULANMASI İÇİN YAPILACAK PROGRAMLAR VE ALINACAK KARARLARIN UYGUN ŞEKİLDE GERÇEKLEŞMESİ DE ANCAK MEKÂNSAL PLANLAR (fiziki planlarla) İLE ELDE EDİLEBİLECEKTİR”.
Çalışmada, Ülkesel Mekânsal Planlamanın en önemli konuları da şöyle belirlenmiştir; 
(DOĞAL KAYNAKLAR-SU KAYNAKLARI), (TARIM), (SANAYİ),( TURİZM) ve (KENTLEŞME). Bunlardan KENTLEŞME ile ilgili şu açıklamalar yapılmıştır:
-“KENTLEŞME, DEMOGRAFİK VE MEKÂNSAL GERÇEKLERDEN OLUŞAN VE TÜM YÖNLERİYLE ÇAĞIMIZIN BELKİ DE EN BELİRGİN KARAKTERİSTİKLERİNDEN BİRİSİDİR. KENTSEL-KIRSAL TOPRAKLAR, YA KAMU ADINA YA DA ŞAHIS VEYA HÜKMÎ ŞAHIS ADINA KAYITLIDIR. BU TOPRAKLARIN KULLANIM ŞEKİLLERİ VE BİÇİMLERİ BELİRTİLMEMİŞSE, BUNU DESTEKLEYEN POLİTİKALAR SAPTANMAMIŞSA VE ARAÇLAR YARATILMAMIŞSA, KENT İÇİNDE VE ÇEPERLERİNDE ARAZİ KULLANIMI BAĞLAMINDA EL DEĞİŞTİRMELERLE SPEKÜLATİF BİR DÖNGÜ OLUŞACAKTIR. DOLAYISIYLA BELEDİYELERİN SAĞLIKLI BİR ARAZİ POLİTİKASI İZLEMESİ GEREKMEKTEDİR.” 
Çalışmada arsa ile ilgili olarak ta aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır;
“KENTLERİN GELİŞMESİNDE ARSA SAHİPLERİ İLE İNŞAATÇILAR ARASINDA DOĞAN ARSA SPEKÜLASYONU ARSA FİYATLARINI YÜKSELTİR. PLAN, KENTİN BÜYÜMESİ- GELİŞMESİ İÇİN VARDIR. BU SPEKÜLATİF DURUM ENGELLENEMİYORSA O ZAMAN PLAN, BU SPEKÜLASYONUN GERÇEK DOĞURUCUSU OLUR. BÖYLE BİR OLAYIN ENGELLENMESİ İSE, KENTSEL ARAZİNİN VE İLGİLİ KONULARIN BELİRLİ İSTEKLERE GÖRE DEĞİL, GERÇEK GEREKSİNİMLERE GÖRE DÜZENLEMEYLE GERÇEKLEŞİR. BU DA ARAZİ ÜZERİNDEN HAKSIZ KAZANÇ SAĞLANMASINI ENGELLER. KAMU SAHİPLİLİĞİ DIŞINDA ARAZİLER, VERGİSEL, HUKUKÎ VE PLANLAMA DÜZEYİNDE ÖNLEMLER GETİRİLMESİNİ ZORUNLU KILAR. DOLAYISIYLA BELLİ VE TUTARLI ARAZİ POLİTİKASI İLE DESTEKLENEN MEKÂNSAL PLANLAMA SPEKÜLASYONA BOYUN EĞMEZ.”
Bir yaklaşım olarak Mekân Organizasyonu başka bir boyutla şöyle tanımlanmıştır;
-“MEKÂN ORGANİZASYONU; ÜLKEDE ÇEŞİTLİ BÖLGELERDE KAPASİTELERİN ARTIRILARAK, KORUNACAK DOĞAL PEYZAJLARLA İLİŞKİ İÇİNDE VE YAŞAM ALANLARINDA YAŞAM KOŞULLARININ GELİŞTİRİLMESİNİ (iyileştirilmesini )KOLAYLAŞTIRACAK ŞEKİLDE FAALİYETLERİN DAĞILIMIDIR” .
Çalışmada, DPT’ nin yeniden yapılanmasına ilişkin sonuç açıklaması ise şöyledir: 
-“Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) KARAR VEREN, YAPTIRIM GÜCÜ OLMAYAN DANIŞMA NİTELİKLİ KALKINMA PLANLARININ HAZIRLANMASIYLA YÜKÜMLENDİRİLMİŞ, FAKAT UYGULAYICI OLMAYAN BİR ÖRGÜTTÜR. OYSA TOPLUMSAL VE EKONOMİK ALANLARDA ÜRETTİĞİ KARARLARLA, MEKÂNSAL KARARLARIN KOORDİNASYONUNU YAPACAK BİR ÖRGÜTLENMEYE GEREKLİLİK VARDIR. DOLAYISIYLA;
TÜRKİYE’DE KALKINMA PLANLARIYLA MEKÂN ORGANİZASYONU ARASINDA ÖNEMLİ BAZI YARARLI İLİŞKİLER KURULMALIDIR. BİLİNMEKTEDİR Kİ TÜRKİYE’DE PLANLAMA İLE HENÜZ, YETERİ KADAR KESİN ŞEKİLDE ARAZİYE VE MEKÂNA BAĞLI UYGULAMALAR YAPILAMAMAKTADIR. OYSA ORTAYA ÇIKAN SORUNLARIN HEPSİ BULUNDUKLARI MEKÂNLA KUVVETLİ ŞEKİLDE KOŞULLANMIŞTIR (Bağlantılıdır).BU NEDENLE KALKINMAMIZDA, MEKÂNSAL UYGULAMA AYAĞI YARATAN BİR MEKÂN ORGANİZASYONUNA GEREK VARDIR”.
(Not: DPT’ye ilişkin böyle bir “Örgütlenme” için yıllar sonra, Penceremden Seslenişler-(19-) da sözünü ettiğim, gerek ‘İmar Mevzuatından Şehircilik Mevzuatına’ kitabımda ve gerekse ‘İnandığım Şehircilik’ kitabımda açıkladığım şekilde, DPT’nin farklı yapılanmasını ‘DEVLET PLANLAMA EYLEM MÜSTEŞARLIĞI’(DEPEM) olarak önermiştim ).

3) SONUÇ-BİR SON UMUT
Sonuç olarak görülmektedir ki, yarım asır öncesinde DEMOKRATİK PLAN KAVRAMI, devlet katında ‘DÜŞÜNCE VE EYLEM’ olarak var olmuştur. POLİTİKALAR VE STRATEJİLER hep ülke kalkınmasında ülke ve toplum çıkarına/yararına dönük düzenlenmiştir. Yani, gerçek anlamda ülke kalkınması, gelişmesine ilişkin ussal ve gerekli atılımlar yapılmış, coğrafi ve toplumsal değerleri dikkate alan organizasyonlar, mekanizmalar yaratılmıştır. Köy kalkınmasından, bölge ve ülke kalkınmasına giden yolda DPT girişimi bir umut ışığı olmuş ve fakat giderek etkisi azalmış, sönmüştür. Ayni şekilde bundan 20 yıl sonra 1980’lerde, ufukta başka bir ışık yanmış, Çevre Kanunu kabulü ile ÇEVRE DÜZENLEME PLANLARI (ÇDP) yapılması zorunlu hale getirilmiştir. Bu bir ölçüde, ‘İmar Sisteminden Şehircilik Sistemi’ne geçiş yolunu açmış ve ülke bütününde şehircilik uygulamalarında en önemli araç olan ARAZİ KULLANIM PLANLARI/ DOKÜMANLARI elde edilmesine zemin hazırlamıştır. Ancak bu fırsat da gereği şekilde değerlendirilememiştir. 
Bu yazıyı yazmama neden olan “YENİ PLAN TARTIŞMASI ” ve diğer gazete kupüründeki “HAZİNE ARAZİLERİNİN SATILMASI” haberlerine gelince; 45 yıl önce tezimde KENTLEŞME ile ilgili işaret ettiğim ve yukarıda alıntılanan satırlarda açıkladığım gibi, bugün gerçekten DOĞRU-USSAL BİR PLAN yapılarak, bunu destekleyen TUTARLI BİR ARAZİ POLİTİKASI oluşturularak yerel yönetimler böyle bir ARAZİ POLİTİKASI uygulayabilseydi, ne yaşanan ARAZİYE İLİŞKİN SPEKÜLATİF GİRİŞİMLER ve ne de PLAN TARTIŞMALARI olmayacaktı. HAZİNE ARAZİLERİ ÜLKE ÇIKARI VE TOPLUM YARARINA DÖNÜK kalacaktı. Ama ne yazık ki günümüzde, HAZİNE VE KAMU ARAZİLERİNİN çok kolay biçimde, önce “bir siyasi araç” olarak yararlanılan TOKİ’ye verilerek, buradan da belli bir yöntemle İNŞAAT SEKTÖRÜNE devredilerek oluşan ortamda, etkili bir ARAZİ POLİTİKASINDAN söz edilmesi çok zor görülmektedir. 

KEŞKE, dünde kalan DEMOKRATİK DÜZENDE DEMOKRATİK PLANLAMA ve böyle bir planlamanın temel şartı olan ŞEFFAFLIK VE PAYLAŞIMINI, günümüz Şehircilik yaklaşımında gerçekleştirebilsek, KEŞKE SİYASİ, BİLİMSEL VE TEKNİK ESASLARIN BULUŞTUĞU BİR DURUMU idrak edilebilsek!!! 
Günümüzde çok hızlı bir dönüşüm ve değişim süreci yaşanan ülkemiz bütününde bir MEKÂN ORGANİZASYONU gerçekleştirilebilecek şekilde KEŞKE, en üst düzeyde zihinlerde ŞEHİRCİLİĞE İLİŞKİN DÜŞÜNCE VE EYLEMDE CİDDİ BİR REFORM isteği doğabilse. Böyle bir istekle de, 
Ülkemizde imar (inşa etme) kuralları ile şehircilik adına yapılan uygulamalardan vazgeçilse, koruyucu-kollayıcı bir şemsiye oluşturacak şekilde, ülke kaynaklarının toplum yararına/ çıkarına DEĞİŞTİRİLMEZLİĞİNİ-DOKUNULMAZLIĞINI sağlayacak bir “ŞEHİRCİLİK ÇERÇEVE YASASI” yapılarak, ‘ŞEHİRCİLİK ANA KURALLARI’ ve ‘İMAR(inşa etme) KURALLARI’ bir sitem içinde buluşturulabilse-birleştirilebilse. KEŞKE!!!!.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder