4 Kasım 2018 Pazar

DÜŞÜNCE VE GÖRÜŞ PENCEREMDEN SESLENİŞLER-20-Bu kez doğru yaklaşım- “Atatürk Havalimanı yeniden doğuyor”

DÜŞÜNCE VE GÖRÜŞ PENCEREMDEN SESLENİŞLER-20-Bu kez doğru yaklaşım-
“Atatürk Havalimanı yeniden doğuyor”
Prof. Dr. Mehmet Çubuk

Resimler: Gazete kupürleri),(TOKİ tarafından yapılan Millet bahçesi projesi),(Paris Orly Havalimanı ile ilgili görseller)



Bu Penceremden 15-Ağustos-2018 tarihli (Seslenişler- 6 -) de, Atatürk Havalimanı işlevlerinin yeni yere taşınmasının ardından, arazinin bir “Millet Bahçesi” olarak düzenlenmesine ilişkin görüşlerimi paylaşmıştım. İşlevlerinden boşaltılacak Atatürk Havalimanı yerleşkesi arazisi için TOKİ “Millet Bahçesi” olarak bir proje de geliştirmişti. (bkz ek görsel-1-).



Her şeye rağmen söz konusu yazımda, bu havalimanı yerleşkesinin Millet Bahçesi/Parkı projesi için yeni bir ‘Park Kavramı’ içinde ve (bu hedefte hazırlanacak bir programa göre) bir proje yarışması olarak ele alınmasının doğru olacağını belirtmiştim.

Ardan geçen iki ay gibi bir zamanda, geçen haftalarda gazetelerde “Atatürk Havalimanı yeniden doğuyor”(bkz-görsel-2) başlıklı bir haber/bilgiyi görünce konu üzerine yeniden eğilmek istedim.
Aslında bir araştırma sonucu olarak değil, bir seçim vaadi-bir heves/istek projesi sayılacak biçimde “Millet Bahçesi” önerisi, bir planlama/düzenleme aracı olarak toplumun/kent toplumunun havalimanı yerleşkesindeki önemli yapısal var olanlarıyla birlikte hangi acil gereksinimlerine yanıt verebileceği tartışılmadan, sureta hazırlanan bir proje olarak ele alınmasının ne derece doğru olacağını sorgulamıştım. 
Görsel 2

Her şeyden önce, asal işlevlerinin başka yeni bir yere taşınmasıyla işlevsiz kalacak böylesine büyük bir arazi parçasının, şehircilik yaklaşımıyla incelenmesi ve hangi yeni işlev kazandırılacağı, oluşturulacak ehil bir şehircilik grubu katkısıyla yerel yönetim olarak İ.B.Belediyesi tarafından ortaya konması gerekirdi. Böyle bir çalışmanın da, bugün demokratik kent yönetimi bağlamında bir trialog (Belediye-Arazi sahibi kurum ve halkın katılımıyla üçlü görüşme)ortamında yapılması doğru olurdu.
Ayrıca Atatürk Havalimanı Yerleşkesinin değerlendirilmesinde;100 yılı geride bırakmış tarihi bir geri planı olan ve zaman içinde eklemlenerek ortaya çıkan yapısal var olanı ve havacılık adına bu alanda bugüne kadar yaşanan olayların da dikkate alınarak incelenmesi ve ‘korunması gereken bir sit’ yaklaşımı içinde ele alınması da gerekirdi.

Çünkü Atatürk Havalimanı, çok anlamlı geçmişe dayalı 100 yıla yayılan bir tarihsel süreç yaşamıştır. Bugünkü hava ulaştırma mekânı olarak Atatürk Havalimanı yerleşkesi, oluşmuş yapısal var olanıyla bu tarihsel sürecin izi ve bir mirası olarak görülmelidir. 

Yeşilköy’deki bu yer, ilkin Osmanlı döneminde (1912) askeri ve daha sonra sivil hava ulaşımı için açılmıştır. Cumhuriyet döneminde modernleşme hareketi içinde 1938 yılında Bayındırlık Bakanlığı tarafından modernleştirilmesine karar verilmiştir.1953 yılında da bu hava ulaşım alanı uluslar arası uçuşlara açılmıştır.1971 yılında alanın bu hizmet için geliştirilmesine dönük bir mastır plan yapılmış ve 1985 yılında da 1200 Ha. Yaygınlıktaki bu büyük hava ulaşım alanının adı ‘Atatürk Havalimanı’ olarak kabul edilmiştir.1990 lı yıllara gelindiğinde ise özelleştirme bağlamında Yap-İşlet-Devret (YİD) olarak işletilmeye başlanmıştır. Atatürk Havalimanı, yolcu kapasitesi ve bazı diğer özellikleriyle de Avrupa’nın 3. Önemli Havalimanı konumuna da gelmiştir.

Bu tarihsel süreç Atatürk Havalimanına, havacılık tarihi yönünden bakılarak, tüm gelişmelere tanıklık etmesi göz ardı edilmeden ve havacılıkla ilgili (espace aérien olarak) tarihi bir sit alanı gibi ilan edilmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

İşte gazetelerde rastladığım “Atatürk Havalimanı Yeniden Doğuyor” haber-yazısının ortaya koyduğu, Havalimanının değerlendirilmesine ilişkin yeni yaklaşımı, önceki proje girişiminden daha doğru buluyorum. Gazete bilgilerine göre bu yeni yaklaşımda; 

Genel Havacılık Bölümünün olduğu gibi korunacağı-iki pistin uçuşa açık olacağı-Hangarların hizmet vereceği-Terminal binasının bir bölümünün Havacılık Üniversitesi yapılacağı (bence çok önemli bir karar),böylece pilot ve geniş yelpazede gerekli teknik kadrolar oluşturulacağı (yabancı ülkelere de açık)-özel jetlerin iniş-kalkış yapabileceği-Havacılık Genel Merkezi niteliğinin geliştirileceği-Havacılık Fuarları ve Gösterilerin yapılacağı belirtilerek çalışmalara başlandığı da açıklanmıştır. Keza habere göre, Yerleşke arazisinin belli bir kesiminde yine bir Millet Bahçesi düzenlemesinin yapılacaktır. 

Böylece belirtilen programda gerçekten, Atatürk Havalimanının yeniden doğacağına inanmak istiyorum.
Bu yaklaşım doğrudur. Çünkü yabancı ülkelerde mevcut ve müdahale edilecek duruma gelmiş eski havalimanlarında da benzeri durumlar görülmektedir. 


Örneğin Paris-Orly Havalimanı da Atatürk Havalimanı gibi 1910 yılında (Burget hava alanından sonra ikinci hava alanı olarak) kurulmuş, Alman işgalini yaşamış ve 1961 yılında büyük müdahalelerle yenilenerek Fransa’nın en çok ziyaret edilen bir abidesi gibi yorumlanmıştır. Ama daha sonra üçüncü havalimanı olarak Charle De Gaulle yapılmış olmakla birlikte Orly Havalimanı da faaliyetine devam etmiştir. 2010 yılında 100.kuruluş yılını kutlama çerçevesinde Orly Havalimanının, yeni bir yaklaşımla artık bir (Smart Aéroport), haline getirilmesi planlanmıştır. 

Bu hedefte yapılacak çalışmaların getireceği yeniliklerle de, yolcuların pasaport ve bilet kontrolünden bir kez geçeceği-kameralarla yüzlerinden tanınacağı ve faaliyetlerin daha hızlı, basitleşmiş olarak daha uyumlu- etkili olacağı belirtilmiştir. Bu kararlardan 16-17 yıl sonra bugün, umarım Orly Havalimanı, “Akıllı Havalimanı” olarak faaliyetlerine devam etmektedir.


Sonuç olarak, 1980’ li yıllarda İstanbul’un tüm planları yok edilirken ve planlama bürolar kapatılırken ileri sürülen “Plan Kafamın İçinde” yaklaşımından ve 2000’ li yıllardan sonra da “Plan Olgusu”nun heves ve istekleri destekleyen durumdan kurtarılarak, İnandığım Şehircilik çerçevesinde; tesadüflere karşı koyan, heveslerin/isteklerin önünü kesen, hal ve gelecek için yaşam alanlarımızın ve çevrenin düzenlenmesinde, toplumsal gelişmemizin sağlanmasında vazgeçilmez bir uygulama aracı olduğu anlayışına gelinebilir. Umarım. (!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder